Tarihin saate göre tasnifinde en ehemmiyetli fark “çağlara ayırarak”
incelemedir.
Tarih öğrenimini basitleştirmek için insanlığı derinden etkileyen hadiseler
asal alınarak “çağlar” meydana getirilmiştir.Bütün çağlar metnin bulunuşu asal
alınarak “Tarih öncesi çağlar ve Tarih Devirleri” olmak suretiyle iki devasa
kısma ayrılmıştır.
Sümerler, MÖ IV.
bin senede çivi yazısını bularak tarih devirlerine ilk giren toplum oldular.
Tarih devirlerinin başlangıcı, her toplumun yazıyla tanışmasının sonucudur.
Bu nedenle tarih devirlerinin başlangıcı bölgelere göre değişiklik gösterir.
Örneğin; Mezopotamya’da M.Ö. IV. bin senede, Mısır’da M.Ö. III. bin senede, Anadolu’da M.Ö. II.
bin senede tarih devirleri başlamıştır.
Çağların başlangıç ve bitim tarihleri belirlenirken toplumların geniş çapta
etkilendiği tarihi hadiseler asal alınmıştır.
Zamanı çağlara bölmek suni bir bölme işlemidir.
Mesela: İstanbul’un fethi, Avrupa ve Asya’yı etkileyen ehemmiyetli bir tarihi
olaydır.
Ancak bu hadise o sırada Amerika ve Afrika kıtasında yaşam sürdüren kişileri
direk etkilememiştir.
Yeniden Mısır ve Mezopotamya’daki kişiler yazıyı kullanırlarken, dünyanın başka
mekanlarındaki kişiler fakat yüzlerce sene ardından yazıyı kullanmışlardır.
A) TARİH ÖNCESİ DEVİRLER
İnsanın yeryüzünde görülmesi ile başlar.
Yazının buluşu ile sona erer.
Prehistorik şeklinde de isimlendirilen devirlerin birbirinden ayrılmasında yazı
bulunmadığı için, insanların kullandığı vasıta ve gereçleri,
gerçekleştirdikleri hammaddeler ve yaşayış şekli değer olarak içerler.
İnsanlar sırayla taş, toprak ve madenden vasıta ve gereç yapımını öğrenmişlerdir.
Tarih öncesi devirler genel olarak
I. Taş Devri
1) Kaba (Eski )Taş (paleolotik)
2) Yontma (Orta) Taş (mezolotik)
3) Cilalı (Yeni) Taş (neolitik)
II. Taş- Bakır Devresi (Kalkolitik Çağ)
III. Maden Devri
1. Bakır
2. Tunç
3. Bakır
olarak dönemlere ayrılır
I. TAŞ DEVRİ
1. YONTMA TAŞ Devresi (PALEOLİTİK- eski Taş Devresi veyahut Kaba Taş devri):
M.Ö.600.000–10.000 seneleri arasını kapsamakta olup, insaniyet tarihinin en
uzun dönemidir.
Jeologların Buzul Çağı ismini verdikleri devresi kapsar.
Bu devrin özellikleri şunlardır:
1) Insaniyet tarihinin en uzun dönemidir
2) Yeryüzü buzullarla kaplıdır.
3) Kişiler tamamiyle tabiata bağlıdır.
İnsanlar ufak kümeler durumunda avcılık ve toplayıcılıkla hayatlarını devam
ettirmişlerdir.
Besin üretimine daha geçilmemiştir.
4) Abuhava koşullarının zorlayı tesiri, insanların bu dönemde mağara gibi tabii
kaynaklarda yaşamasına sebep meydana gelmiştir.
Bu tabii kaynakların yanında, oturabilecekleri yerleri, açık alanlara kendileri
de yapmaya başlamışlardır.
Barınak olarak mağara ve ağaç kovukları kullanılmaktadır.
5)İnsanlar, hayat sürdürdükleri mağaralara, avladıkları hayvanların fotoğraf ve
figürlerini yaparak ilk sanatsal yapıtları yapmışlardır.
6) Doğadaki çakmak taşları ilkel şeklinde yontularak veyahut kemikler
kullanılarak silahlar yapılmıştır.
7)Ok ve yay da kullanılmaya başlanmıştır.
8)İnsanlar av hayvanlarını veyahut yemiş dolu ağaçları bulabileceği yerlere
gitmek mecburiyetinde olmasından hayat tipi göçebeliktir.
9)Giyimde hayvan postlarından ve devasa yapraklardan yararlanılmıştır.
10)İnsanların sosyalleşme süreci daha başlamamıştır.
Bununla beraber klanlar meydana çıkmıştır.
11) Devresinin bitimine doğru ateş yer almıştır.
Ateşin bulunması, tarih öncesi devirlerin en ehemmiyetli gelişmesidir.
Ateş, ısınma, aydınlanma, yiyecekleri pişirme, madenlerin işlenmesi,
haberleşme, çanak çömlek yapımı ve yırtıcı hayvanlardan savunma aracı olarak
kullanılmaktadır.
12)Totemizm olarak bilinen ilk inanış başlamıştır.
Bu çağda çay taşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi tabii maddelerden
uygulanan ilk aletlerin kullanılmaya başlandığı ve insanların mağara, kaya
sığınağı gibi yerlerde “büyük gruplar”/”kalabalık aileler” biçiminde hayat
sürdürdükleri bilinmektedir.
Paleolitik insan, besinini avcılık ve toplayıcılık yolu ile tüketime hazır
olarak sağlamakta; kendi gıda üretmemekteydi.
Ateş, bu çağda bulunmuş ve çiğ yenemeyen gıdaları pişirmeye, ısınmaya, yırtıcı
hayvanlardan korunmaya yaramıştır.
Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yeniden bu çağın
bariz özelliklerindendir.
Paleolitik (Eski – Yontma Taş) Devresi Anadolu Yerleşim Merkezleri: Antalya –
Karain, Beldibi ve Belbaşı mağaraları, Gaziantep yakınlarındaki Dülük ve
Antakya’daki Mağaracık; bu dönemde Anadolu’ya ilişkin insan yaşamının ve devrin
sonlarına doğru yerleşimin başladığının izlerini taşır.
2. ORTA TAŞ Devresi (MEZOLİTİK)
M.Ö. 10.000- 8.000 seneleri arasında yaşanan bu devrin özellikleri şunlardır:
1)Buzullar erimeye başlayarak ve günümüzdeki abuhava şartları meydana
çıkmıştır.
2)Avcılık ve toplayıcılıktan üretime geçiş başlamıştır.
Yoğun besi toplama evresinin nihai evresidir.
İlkel tarımın bu aşamada başladığı tahmin edilmektedir, ilk yetiştirilen
ürünler arasında buğdaylar yer almaktadır.
Bu devre insanın ilerlettiği teknoloji Mikrolit adı verilen fazlalığı geometrik
çakmak taşı aletlerdir.
3) Yontma Taş Devresi ile Cilalı Taş Devresi arasında geçiş dönemidir.
Mezolitik devresinin en ehemmiyetli özelliği mikrolit olarak bilinen ufak
aletlerin meydana çıkmasıdır.
Bunun değişikliğe uğrayan tabiat, fiziki ve fauna (hayvan varlığı) koşullarının
neticesi küçülen avlara karşı tasarlanan teknolojidir.
Mezolitik devre Paleolitikten Neolitiğe geçişi gerçekleştiren ara safha
bulunduğu kabul edilir.
Bazı bilim adamları Mezolitik devre ayrımını yapmayarak direk doğruya
Paleolitik devre tarifini kullanırlar.
Tam olarak Mezolitik devreye tarihlenen yerleşim yeri yoktur.
Çakmak taşı ve obsidyen mikrolitler ahşap bir sapa sıra ile çakılması
neticeninde oraklar meydana çıkmıştır.
Bu da üretimde biçme işleminin oluştuğunu ispat eder.
Mezolitik çağdaki Anadolu kişiyi hayat sürdürdükleri etrafı kendinden evvel
yaşayanlardan defa henüz iyi bir biçimde değerlendirdiklerini söyleyebiliriz.
Mezolitik (Yontma Taş) Devresi Anadolu Yerleşim Merkezleri: Antalya’da Beldibi,
Göller ilçesinde Baradiz, Ankara etrafında Macunçay, Samsunda Tekkeköy
3. YENİ TAŞ Devresi (NEOLİTİK):
Cilalı Taş Devresi şeklinde de isimlendirilen bu devre MÖ.
8.000 – 5.500 seneleri arasını kapsar.
Cilalı Taş Devrine giren ilk kültür havzası Ön Asya’dır.
Taş devrinin en kısa süren dönemidir.
Bu devrin özellikleri şunlardır:
1)Taştan henüz sert, kesici ve metanetli aletler yapılmıştır.
2)Topraktan çanak- çömlek yapılmaya başlandı, seramik sanatı oluştu.
3)Keten, kenevir gibi nebatlar yetiştirilerek bu bitkilerin liflerinden
elbiseler yapıldı, dokumacılık başladı.
4)Su boylarında nebatlar yetiştirilmeye başlandı.
5)Buğday, arpa, bakla, darı gibi ürünleri yetiştirmeye başlayan kişiler,
üretken kalite kazandı.
6)İlk kez hayvanlar evcilleştirildi.
7)Tarım ve hayvancılığın başlamasıyla yerleşik yaşama geçildi.
İnsanın yapımcı vaziyetine ulaşması kendisi besinini üretmesiyle başlamıştır.
Tarım faaliyetleri, daimi yerleşme merkezleri kurulmasına sebep olmuştur.
Uygarlık tarihinde insanların üretime başladıkları ilk köy, Anadolu’da
Diyarbakır – Çayönü’dür.
Bölge Türkiye ve Güney Avrupa’da ilk üretimle alakalı bugüne kadar bulunmuş en
eski yerleşim yeridir.
Burada uygulanan kazılarda orak, bıçak ve hububat öğütme taşları yer almıştır.
8)İhtiyaç çoğu üretimin meydana çıkması ile ticaret başladı.
9)Besinlerin henüz iyi ve uzun süreli korunabilmesi için, pişirilmiş toprak
kaplar üretilmiştir.
Böylelikle ilk seramik kültürü de ilerlemeye başlamıştır.
10)İlkel barınaklar yapıldı ve köyler oluştu (İlk kez köy kültürü meydana çıktı
).
11)Tekerlek buluş edilmiştir.
12)Bir arada yaşamaya başlayan kişiler arasında işbölümü oluştu.
13) İnsanların beraber yaşamasının neticesi olarak, toplumsal düzeni
gerçekleştiren yazısız hukuk kaideler meydana çıkmıştır.
14)İnsanlarda mülkiyet kavramı oluştu.
15)Resim ve heykel sanatında da gelişmeler görülmüştür.
16)Dolmen, menhirler ve Tümülüs ( ilkel anıtlar ) dikildi.
Buzulların kuzeye doğru çekilmesi ve iklimde ısınma başlaması üstüne kişiler, açık
arazide yerleşme ve hayata olanağı bulmuşlardır.
Sulak bölgelerdeki yerleşme merkezlerinin adedi süratle çoğalmıştır.
Birbirine bitişik, bahçeli haneler yapılmıştır.
Bu hanelerin duvarları resimlerle süslenmiştir.
Resimlerde genellikle ev ve dans sahneleri konusunda figürlere yer verilmiştir.
Neolitik (Yeni Taş, Cilalı Taş) Devresi Anadolu Yerleşim Merkezleri : Bu
devirde Anadolu’da en ehemmiyetli yerleşim yerleri höyüklerdir.
Höyük, yıllardan beri muhtelif sebeplerle yıkılan yerleşim yerlerinde, yıkıntıların
üst üste birikmesiyle oluşan, kalıntıların yer aldığı yayvan tepeciklerdir.
Bunlar arasında Diyarbakır Çayönü, Gaziantep Sakçagözü ve Konya Çatalhöyük bu
dönem ilişkin merkezlerdendir.
Çayönü, Türkiye’de ve Güneydoğu Avrupa’da ilk üretimle alakalı bulunmuş en eski
yerleşim yeridir.
Gelişmiş bir köy yerleşmesine sahip Çayönü’nde orak, bıçak ve hububat öğütme
taşlarının bulunması bu vaziyetin göstergesidir.
Çatalhöyük ise, insaniyet tarihinin ilk kent yerleşmesi olarak kabul edilir.
II. TAŞ- BAKIR (KALKOLİTİK) DEVRİ
Bu devirlerde bakır tek başına kullanılmamış taş – bakır karışımından araç-
gereç yapılmıştır.
Bu devre MÖ 5500 – 2500 seneleri arasını kapsar.
Bu Devrin Genel Özellikleri Şunlardır
1)Bu devre Cilalı Taş Devresi ile Cevher Devresi arasında geçiş dönemidir.
2)İlk kez bulunarak işlenen madenler bakır, gümüş ve altındır.
Ancak basit işlenmesi ve doğada bol bulunmasından kaynaklı en fazla bakırdan
eşya ve alet yapılmıştır.
Bu dönemde altın ve gümüş süsü eşyası yapımında, bakır ise daha fazla silah ve
eşya yapımında kullanılmaktadır.
3)Cilalı Taş Çağını yaşam sürdüren kişiler buldukları bakırdan eşya yapmaya
başlamışlardır.
4)Dini inançlarda ilerlemeler meydana gelmiştir.
Bu dönemde dini inançlar ilerlemiş ve kişiler doğuruculuk özelliğinden kaynaklı
“ Devasa Ana”ya tapmışlardır.
5) Tarım ve hayvancılık gelişmiş, yerleşim merkezleri büyümüştür.
Anadolu Yerleşim Merkezleri: Çanakkale Truva, Denizli Beycesultan, Burdur
Hacılar, Yozgat Alişar, Çorum Alacahöyük, Van Tilkitepe bu devresinin ehemmiyetli
yerleşim merkezleridir.
Truva’da, Priamus’un hazineleri olarak isimlendirilen altın ve gümüş süs
eşyaları, Alacahöyük’te ise; prens mezarları, giysi ve süs eşyaları, toprak ve
cevher kaplar, boğa ve geyik heykelleri ile güneş kursları yer almıştır.
III. MADEN DEVRİ
M. Ö. 2500 senelerinde yaşanmaya başlayan bu devir; Bakır, Tunç ve Demir Devresi
olarak gruplandırılır.
1. Bakır Devri
1)İlk sarfedilen madenler bakır, altın ve gümüştür.
2)Eşyalar daha fazla bakırdan yapmışlardır.
3)Bakır Devresi cevher döneminin en uzun devridir.
2. Tunç Devri
a)Kalay ile bakırın karışımından tunç elde edilmiş, henüz sert ve metanetli
eşyalar yapılmıştır.
b)Tunç, bakıra göre henüz sertti, bu nedenden dolayı uygulanan eş¬yalar henüz
metanetli oldu.
c)Devlet kanaati meydana çıkmıştır.
d)Arabalar yapıldı.
e)Ticaret gelişti.
f)İlk kent devletleri (siteler) , sonrasında da ilk devasa devletler meydana
çıkmıştır.
( Sümer, Akad, Babil, Asur, mısır vs.)
Türkiye’de eski Tunç Devresi, Asur kolonilerinin kurulduğu devresi kapsar.
Bu dönemde imalat ve ticaret artmıştır.
Asurlu tüccarlar yazıyı Anadolu’ya getirdiler ve Türkiye’de tarih çağları
başladı.
Ticaret ve hukuk muhtevalı ilkyazılar Anadolu’da Kayseri yakınlardaki
KÜLTEPE’de yer almıştır.
Ayrıca Kültepe’de KARUM olarak bilinen Asurlu tüccarlara ilişkin Pazaryeri yer
almıştır.
3. Demir Devri
1)İnsanların en son buldukları ve kullandıkları cevher demirdir.
2)Demirin yüksek derecede ısıda işlenmesi sanayinin gelişmesine sebep oldu.
3)Toplumların birbirleriyle olan ilişkileri artmıştır.
4)Demirden eşyalar ve silahlar insanlara hem ekonomi de hatta askeri bölgede
büyük oranda efor kattı.
5)Sanayinin esasları atılmıştır.
6)Üretim, silah teknolojisi ve ticaret gelişmiştir.
7)Yazınının bulunması ile tarih öncesi devirler sona ermiştir.
Tunç Devresi Türkiye’de eski Tunç (bakır) , Orta Tunç ve Yeni Tunç Devresi
olmak suretiyle üç kısma ayrılmıştır.
Eski tunç ya da bakır Devresi Anadolu’da tarihi devirlere geçiş dönemidir.
Bu dönemde (MÖ.2000 yıllarında) Anadolu’da Malatya ile Konya arasındaki alanda,
Mezopotamyalı olan Asurlular, ticaret emeliyle pazaryeri kurdular.
Asur Sömürgeler çağı olarak isimlendirilen bu dönemde, Anadolu ile Asurlular
arasında kesif bir ticaret yapılmaktaydı.
Anadolu’ya yazı Asurlu tüccarlar vasıtasıyla bu dönemde (MÖ.2000- 1800) gelmiş
ve Anadolu’da Tarih çağları veyahut yazılı devre başlamıştır.
İlk yazılı belgeler Kayseri civarındaki Kültepe (Kaniş)’de tespit edilen ticari
ve adli tabletlerdir.
Bu tabletler çivi yazısı ile yazılmıştır.
NOT: Bu dönemde Asurlular doğrulusunda Anadolu’da kurulan pazarlara Karum
denilmiştir.
Tarih öncesi Devirlerin Genel Özellikleri
1.Yazının bulunmadığı dönemlerdir.
Bölgede metnin kullanılmaya başlamasıyla Tarih öncesi devirler sona erer.
2.Tarih öncesi devirlerle alakalı yazılı belgeler olmadığı insan
topluluklarının bıraktığı kalıntılar kullanılarak malumat toplanabilmiştir.
3.Tarih öncesi zamanları net sınırlarla birbirinden ayırmak olası değildir.
4.Tarih öncesi devirler, insanların kullandıkları vasıta ve gereçlere göre
dönemlere ayrılmıştır.
Taş Devresi bölümlere ayrılırken insanların taşa yaptığı prosedür göz önünde
bulundurulmuştur.
(Kabataş, Yontma ve Cilalı Taş gibi).
Maden Devresi bölümlere ayrılırken aletlerin yapıldığı madenler öneme
alınmıştır.
Bakır, Tunç, Demir gibi.
5.Tarih öncesi devirlerin başlama ve bitişleri bölgelere göre değişiklikler
göstermektedir.
Bütün devirler tüm toplumlarda eş zamanlı yaşanmamıştır.
Bu değişikliğin esas sebebi coğrafi etraf ve abuhava şartlarıdır.
6.Tarih öncesi devirler Mısır hariç normal seyrini izlememiştir.
Bunun sebebi göçler neticeninde muasırlık bölümünde ileri toplumların başka
toplulukları etkilemesidir.
7.İnsanlığın gelişim sürecinde kullandıkları malzemeler sırayla taş, toprak ve
cevher (bakır-tunç- demir) meydana gelmiştir.
8.Bir alanda Yontma Taş Devri’nden ardından Cilalı Taş, Taş- Bakır veyahut
Cevher Devri’ne geçiş meydana gelmiştir.
Ancak bir üst devirden ardından alt devir yaşanmamıştır.
9.Bir hafriyat ortasında, şayet bütün devirler yaşanmışsa, en alt tabakadan
üste doğru sırasıyla; Yontma Taş, Cilalı Taş, Taş- Bakır, Bakır, Tunç ve Demir
devirlerine ilişkin buluntulara rastlanır.
10. Toplumların hayat sürdürdükleri devirlerin değişiminde;
a)Bölgeye gelen göçler
b)Bölgenin yeraltı zenginlikleri
c)Bölgedeki insanların ihtiyaçları
d)Diğer toplumlarla ilişkiler tesirli meydana gelmiştir.
11.Tarih evveline ilişkin merkezlerde yazı ve yazıya ilişkin hiç bir ilerleme
bulunamaz ( Abece, Takvim, Para, Kitabe vb) .
12.Paleografya, Filoloji, Diplomatik, Nümizmatik, Epigrafya, Mühür Bilimi,
Heraldik gibi hususu yazıyla alakalı bilimlerden bu devirlerin
aydınlatılmasında yararlanılmaz.
13.İnsan toplulukları arasındaki iletişim zayıftır.
14.Tarih öncesi dönemlere karanlık devirler de adı verilir.
15.İnsanların gereksinimleri icatları meydana çıkarmıştır.
Ehemmiyetli ilerlemeler defa azdır.
İnsanların sosyal ve ekonomik gelişmeleri hızlandıkça, yaşanan devirlerin kısa
sürdüğü görülmektedir.